18 Şubat 2009 Çarşamba


SARAYBOSNA'DAN VİRANBOSNA'YA YENİBOSNA

Yenibosna adı nereden geliyor? 

Bu konuda birden fazla rivayet var. Bunlardan ilk rivayete göre, Osmanlı İmparatorluğu devrinde, Yoguslavya'dan kaçan prense bu bölge yerleşim alanı olarak tahsis edilmiştir. Prens geldiği kişilerle bu bölgeye yerleştirilmiştir. Şimdiki Yenibosna Merkez Mahallesi İlkokulunun güneybatısında bulunan yere bir saray yaptırırlar. Mahiyetindeki kişilerde sarayın etrafındaki alana evlerini kurarlar. Buraya Yugoslavya'daki Saraybosna'dan esinlenerek Saraybosna adını verirler. Bunu öğrenen zamanın padişahı prensin kendisinden daha güzel saray yaptırmasına ve buraya Saraybosna adı verilmesine çok kızar. Sefaköy'e sarayın karşısına yeni bir saray yaptırır. Buradan Yenibosna'daki saray topa tutulur. Sarayla birlikte köy de yıkılır. Prens öldürülür. Köy harabe halini alır. Bu olaydan sonra Yenibosna Viranbosna adıyla anılmaya başlanır. 

Bir diğer rivayete göre ise padişah Bosna'yı ziyaret ettiği sırada güzel bir Boşnak kızı görür ve ona aşık olur. İstanbul'a dönerken bu kızla evlenmiş; kızın ailesini de İstanbul'a getirmiştir. Yenibosna'yı da kızın ailesine yerleşim yeri olarak vermiş ve buraya yaptırdığı saraya yerleştirmiştir. Bölge daha sonra Bosna'dan göçlere sanhe olmuş, Saraybosna adı verilmiştir. Savaşlar sonunda yapılan saray yıkılmış ve köy halkı ise geri göç etmişlerdir. Bölgede kalanlar buraya Viranbosna adını vermişlerdir. 

Bir diğer rivayete göre ise bölge, Bosna'daki savaşlarda yararlılık gösteren bir beye tımar olarak verilmiştir. Tımar beyi burada kendine bir saray inşa ettirmiştir. Tımar beyi Bosna'da şehit olduktan sonra askerleri bölgeye Saraybosna adını vermişlerdir. Savaşlar sonucunda sarayın yıkılmasıyla bölgenin adı yine Viranbosna olarak kalır. Üç rivayetin de ortak noktası Saray bosna olan bu yerin uğradığı felaketlerin ardından Viranbosna olmasıdır. 

Ve Bulgaristan'dan ilk göçler 

Rivayetlerde bahsi geçen sarayın kalıntıları şimdiki Yenibosna Merkez Mahallesi ilkokulunun arkasındadır. Viranbosna adı 1936'da Yenibosna olarak değiştirilmiştir. Yenibosna'daki asıl yerleşme 93 harbi olarak anılan Osmanlı-Rus savaşından sonra Bulgaristan'dan gelen 5-6 ailenin bölgeye yerleştirilmesiyle başlamıştır. Yenibosna savaşta işgal altında kalmıştır. Bu aileler Yenibosna ilkokulunun güney tarafında şimdi sadece kalıntılarının bulunduğu Viransaray'ın yanına yerleştirilmişlerdir. Bu aileler göç edenlerin lakaplarıyla anılır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu aileler Özkaya'lar, Çavuşoğulları, Süleyman ağalar ve Kırcılar'dır. Bölgeye yerleşip tarım ve hayvancılıkla uğraşan göçmenlere Londra asfaltıyla Ayamama deresi arasındaki arazi tapusuz dağıtılmıştır. Tapusuz dağıtılan bu araziler için 1950'li yıllarda bir çok hukuki sorun ortaya çıkmıştır. Cumhuriyetten sonra bölgeye Bulgaristan'dan yeni bir göç dalgası gelmiş bu yeni göçlerle birlikte hane sayısı 40'ı bulmuştur. Bu dönem göç eden aileler Mollalar, Hüseyinler, Gelgeçler, Semerciler ve Pala bıyıklardır. Bunlar köyün alt tarafına yerleşmiş burada muhacir mahallesini kurmuşlardır. Halk verimli toprakları ekip biçmeye ve geçimini çiftçilikten kazanmaya başlamıştır. Daha sonra 1935-1937 yılları arasında balkanlardan göç eden ailelerle yerleşim alanı daha da büyümüş; bu ailelere de şimdiki Kuleli cami yakınındaki Kuleli çiftliğine ait arazi hane başına 25-30 dönüm halinde Ziraat Bankası aracılığıyla dağıtılmıştır. Yerleşim girişimlerinin sonucu olarak Yenibosna'nın en işlek caddesi olan Yıldırım Beyazıt Caddesi bu dönemde açılmıştır. Yenibosna bu devirlerde hala köy havasında iken Bahçelievler'de ise iki katlı, geniş, sıralar halinde bahçeli evler kurulmasına başlanmıştır.

8 Şubat 2009 Pazar


Peygamber Efendimiz Hz. MUHAMMED (S.A.V)' i haşa hayvan ve daha birçok iğrenç varlığa benzetmesi ile tanınan danimarkalı karikatürist R.C. evinde çıkan yangın sonucu yanarak feci şekilde can vermiştir.Danimarka hükümeti ve basını bu olayı duyurmamak için elinden geleni yapsada biz bunu dünyaya duyuralım ve bu olay hala gizleniyor.

5 Şubat 2009 Perşembe


 NİĞDE ŞEHİTLERİ ANISINA 
Bir günüm bir ay oldu 
Yalnız yaşamaya alışamadım. Diyor 
Dikilitaş tan Musa Kartal,Erdal Çoban’sız Yeşilyurt kasabasından Abdul Kadir Tanı, Bor dan Halil İbrahim Korkmaz,
Evet, onlarsız yaşamaya alışamadık. Bir ana, baba, Bor Obruk köyünden Razaman Kalkan’sız Hacı Abdullah’tan Doğan Demir’siz, Bor dan Hasan Tuncel’siz, Dikilitaş köyünden Erdal Çoban’sız, Niğde Boğaziçi Mahallesinden Mustafa Avcı’sız, Karatlı köyünden Şahin Yılmaz’sız, İçmeli köyünden Davut Yıldız’sız, Alay Kasabasından Oktay Öneler’siz, Edikliden İhsan Yarımkulak’sız, Hacıbeyli’den Sedat Çelik’siz, Hasaköy’den Cemal Özcan’sız, Aktaştan Zekai Çamur’suz, Bor’dan Yılmaz Gökşen’siz, Ulukışla Eminlik’ten Yıldıray Kılınç’sız yaşamaya nasıl alışsın. Sizler ki onların gülü, dağ başlarında özgürce açan rüzgârlara karışan çiçekleriydiniz. Daha yirmili yaşlardaydınız ve egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmediniz. 
Şırnak’ta şehit olan polis Rahmi Dana bir şiirinde; 
Polis oldum anam bileğim bükülmez 
Kurşun yesem kanım dökülmez 
Zalim gurbetin çilesi bitmez 
Yollara bakıp da ağlama anam. diyor. 

Aynı Rahmi Dana gibi iki çocuk babası Niğdeli Murat Şengül, üç çocuk babası Niğdeli Hamza Baykan, bir çocuk babası Eski Gümüşlü Özer Özkaya ve evli olan Niğdeli Serdar Ulusoy’da bileği bükülmez çelik gibi polistiler. Onlar da egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmediler. 
Uzman J. Çavuş Murat İlerigelen’ in; şehit olmak sanki içine doğmuştur. Anneme şiirinde; Bir gün taşınacağım erler kolunda Ansızın bakarsın gelir bir haber Görev anında gurbet yolunda Oğlun görevde şehit olmuş derler 
Kapanmış yatarken bayrak altında Bayrakları altında gelirsem eğer 
Karşına çıkarsam ağlama annem Üstüme yığılıp ağlama annem
 Dikilitaş tan Kudret Çelik,  BU YOLDA KAN AKITMIŞTIR GAZİ OLMUŞTUR

kasabamızın site sine git

kasabamızın site sine git
tarihi eser kilise
Powered By Blogger